11 Mart 2014 Salı

KURTULUŞ SAVAŞI
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgisini belirleyen Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918) ile Anadolu ve Trakya her türlü işgale açık bir duruma geliyordu. Çünkü Mondros ateşkes hükümleri galip devletlere gerekli gördükleri her yeri işgal etme hakkı tanıyordu. Ülke işgale uğrarken Padişah için önemli olan; saltanatın, halifeliğin ve hanedanın selameti idi.Bu antlaşma çok ağır koşulları içerirken, İstanbul Hükümeti ileride yapılacak barış görüşmelerinde bu koşulları hafifletebileceğini umuyordu.
Mondros Ateşkes antlaşmasının hemen ardından işgaller başladı. Bu antlaşmanın 7 inci maddesine göre, İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durumu bahane ederek istedikleri bölgeleri işgal edebileceklerdi.


Boğazlar İngilizlerin kontrolüne geçti. İngilizler Çanakkale, Musul, Batum, Antep, Konya, Maraş, Samsun, Bilecik, Merzifon, Urla ve Kars’ı işgal ettiler. Fransızlar ise; Trakya’daki demiryolunun önemli istasyonlarını, Dörtyol, Mersin, Adana ve Afyon istasyonunu işgal ettiler. İngilizler tarafından işgal edilen, Güney Doğu’daki bazı iller daha sonradan Fransızlara terk edilmiştir. İtalyanlar ise Antalya, Kuşadası, Bodrum, Fethiye ve Marmaris’i işgal ettiler. Konya ve Akşehir’e de asker yolladılar. Mondros Mütarekesi’nin Doğu Anadolu’da 6 vilayetin Ermenilere bırakılacağına ilişkin maddesi Ermenileri harekete geçirdi. Ermeniler kurdukları Alaylarla Doğu Anadolu’da yayılmaya ve bölgedeki Türklere zulüm ve baskı yapmaya başladılar. Kozan, Osmaniye, Mersin ve Adana’ya Fransızlarla birlikte Ermeni çetecileri de geldi.




Yunanlılar kendilerine vaat edilen Ege Bölgesi’ni ele geçirmek üzere, İngiliz, Amerikan ve Fransız savaş gemilerinin koruması altında, 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgale başladılar. İzmir’in işgaline tepki olarak gazeteci Hasan Tahsin tarafından düşmana atılan ilk kurşun Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı olmuştur. Mondros ateşkes antlaşmasından sonra işgallerin başlamasına karşılık Padişah ve Osmanlı Hükümeti işgallere karşı ses çıkarmamışlar, orduyu geliştirip güçlendirmeye yönelmemişler, sadece kendi çıkarlarını düşünmüşler, çekingen ve korkak davranmışlar, ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için hiçbir tedbir almamışlardır.
Kurtuluş savaşımızda işgallere karşı ilk silahlı direniş Güneydoğu Anadolu’da Fransızlara karşı başlamışsa da, ilk Kuvayı Milliye hareketi Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı oluşturulmuştur. Yunan birliklerinin İzmir’i işgal etmesi ve Anadolu içlerine ilerlemeye başlamasına seyirci kalan Osmanlı Hükümeti’nden artık hiçbir şey beklenemezdi. Bu durum, Kuvayı Milliye’nin doğuşunu ve Milli Mücadele’nin başlamasını kolaylaştırıcı etkenler olmuştu.
19 Mayıs 1919′da Atatürk Samsun’a çıkmıştır.Amasya genelgesi yayınlanmıştır.Daha sonra Erzurum ve Sivas kongreleri gerçekleştirilmiştir. İstanbul’un işgali edilmesi ve Meclis-i Mebusan’ın kapatılmasıyla Osmanlı yönetimi çökmüştür. Padişah İtilaf Devletlerin esiri haline gelmişti. Böyle bir durumda ulus kendisini yönetmeye başlamalıdır. Ulusu temsil eden, ulus adına karar veren yetkili organa ihtiyaç vardır. Bu da yeni bir meclistir. 23 Nisan 1920’de 338 milletvekilinin katılımı ile TBMM açıldı.

Osmanlı Devleti ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Ermenistan, Belçika, Yunanistan, Hicaz, Polanya, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven ve Çekoslavakya devletleri arasında imzalanan, Türk’ün ölüm fermanı olarak bilinen Sevr anlaşması imzalanmıştır. TBMM’nin Sevr Antlaşmasına tepkisi çok sert olup, bu antlaşmayı imzalayanları ve onaylayanları vatan haini saymaya karar vermiştir.

Doğu cephesi,Güney cephesi,Batı cephesi savaşları verilmiştir.
DOĞU CEPHESİ
Doğu Cephesi, Kurtuluş Savaşı sırasında 1919 - 1921 yılları arasında Türk Ermeni Savaşı (24 Temmuz - 7 Kasım 1920) dahil olmak üzere, Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya'da açılan savaş cephesidir.

Sonuçlar
Gümrü Antlaşması
  • Sevr Antlaşması'nın geçersiz olduğu Ermenilerce de benimsenmiştir.
  • Ermeniler Doğu Anadolu'daki her türlü isteklerinden vazgeçmişlerdir. Büyük Ermenistan kurma girişimleri sona ermiştir.
  • 1878'de elden çıkan Kars ve çevresi Türk topraklarına katıldı.
  • Gümrü Antlaşması TBMM'nin uluslararası alanda ilk siyasi başarısıdır.
  • Misak-ı Milli'nin doğu sınırları kısmen de olsa belirlendi.
  • Halk üzerinde ordu ve meclisin güveni artmıştır.
Moskova Antlaşması


  • Sovyet Rusya ile TBMM Hükümeti arasında 16 Mart 1921'de imzalanan antlaşma.
  • Taraflardan birinin kabul etmediği antlaşmayı diğeri de kabul etmeyecek.
  • Misak-ı Milliyi tanıyan ilk avrupa devleti Sovyet Rusya oldu.
  • Batum Sovyet Rusya'ya bağlı olan Gürcistana bırakıldı.
Kars Antlaşması

  • TBMM ile Ermenistan,Azerbaycan,Gürcistan arasında imzalandı.
  • Doğu sınırımız kesinleşti.
GÜNEY CEPHESİ
1916 yılında imzalanan Sykes-Picot Anlaşması ile Maraş, Antep, Urfa ve civarı İngilizlere, Musul ise Fransızlara bırakılıyordu. Ancak Büyük Britanya Musul'daki petrol kaynakları için Fransa ile 15 Eylül 1919'da Suriye İtilafnamesini kabul etti. Buna göre:
  • Musul İngilizlere
  • Maraş Antep ve Urfa civarı Fransızlara bırakıldı.
İngiliz döneminde pek de önemli bir olay yaşanmadı. Asıl olaylar Fransızlar döneminde yaşandı.
Maraş
I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Müttefiklerinin yenilmesi üzerine, Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Anadolu'nun birçok yeri gibi Maraş'ta işgal altına girmesi ile işgal güçlerine karşı 22 Ocak 1920'de başlayan savunma 12 Şubat 1920 tarihinde işgalin ortadan kalkması ile sonuçlanmıştır. Maraş'taki ilk direniş, Sütçü İmam'ın, hamamdan çıkan kadınlara sarkıntılık eden Ermeni askerlere saldırması ile başlamıştır.
Antep
Fransızlar 1 Nisan 1919´da Antep´i işgal ettiler. 1920 yılının Nisan ayı başında Türk Milli kuvvetleri kentte bir ayaklanma başlatarak Fransızlara karşı direnişe geçmiştir. On ay kadar süren direniş esnasında Fransızların kente 70.000 mermi attığı ve Türk tarafında 6317 kişinin öldüğü anlatılır. Fransızlar, kenti yoğun olarak top ateşine tutmuş, Suriye'de bulunan birliklerinden destek almışlar fakat Antep'e girme konusunda askeri bir başarı gösterememişlerdir.
Urfa
Ali Saip Bey'in Jandarma komutanı olarak Urfa'ya atanmasından sonra halkın örgütlenmesi daha da süratlendi. Üçbin kişilik bir askeri güç oluşturuldu. 12'ler olarak adlandırılan ve Urfa'nın önde gelen 12 vatanseverinden oluşan Kuvay-i Milliye hareketi, önderleri Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu vasıtasıyla 7 Şubat 1920'de Fransız komutanlığına şehrin boşaltılmasını isteyen bir ültimatom verdiler. 9 Şubat'ta şehrin yarısı geri alındı ve 10 Nisan'da Fransızlar çekildiler. 

BATI CEPHESİ
Yunanistan Ordusu'nun 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkmasıyla başlayıp aynı kentin 9 Eylül 1922'de Türkiye'nin TBMM Hükûmeti Ordusu tarafından geri alınmasıyla biten savaş veya Kurtuluş Savaşı'nın cephelerinden birine verilen ad. Aynı zamanda askerî tarih açısından, savaş sırasında Batı Anadolu’da Yunanistan Ordusu'nun genel taarruzuna karşı 25 Haziran 1920’de kurulup 1923’te kaldırılan askerî birimlerden birine verilen ad.

I. İnönü Muharebesi
 6 Ocak 1921 tarihinde iki koldan taarruza geçen Yunan kuvvetleriyle İnönü mevzilerinde savunmada olan Ankara Hükümeti kuvvetleri arasında yapılan muharebelerdir. 6 Ocak 1921 tarihine kadar Uşak ve Bursa bölgesinde hazırlıklarını sürdüren Yunanlılar, Türk-Batı Cephesi birliklerinin Çerkez Ethem Kuvvetlerinin Tenkili harekatı ile meşgul olmasından da faydalanarak, İnönü-Eskişehir istikametinde taarruza başladılar. 6-9 Ocak 1921 tarihleri arasındaki muharebeler, örtme ve emniyet kuvvetleri harekatı şeklinde cereyan etti. İnönü mevzilerindeki muharebeler 10 Ocak 1921 tarihinde başlamış, Yunan kuvvetlerinin taarruz çıkış hatlarına çekildiği 11 Ocak 1921 tarihine kadar sürmüştür.

Sonuç
  • TBMM'nin kurmuş olduğu düzenli ordunun Batı Cephesi'ndeki ilk başarısıdır.
  • TBMM Hükümeti'nin moralinin ve otoritesinin artmasını sağlamıştır.
  • İtilaf Devletleri yeni durumu görüşmek üzere Londra Konferansı'nı düzenlemişler ve TBMM'yi konferansa davet etmişlerdir.
  • İstiklâl Marşı kabul edilmiştir.(12 Mart 1921)
  • Birinci İnönü Muharebesinden sonra Teşkilat-ı Esasıye(İlk Anayasa) ilan edilmiştir.
II.İnönü Muharebesi
Londra Konferansı’nın barış önerilerinin TBMM Hükümeti’nce reddedilmesi üzerine, İtilaf Devletleri’nin isteklerini zorla Türklere kabul ettirmekle görevlendirilen Yunanlılar, Bursa üzerinden Eskişehir’e, Uşak üzerinden Afyon’a doğru 23 Mart 1921'de saldırıya geçtiler. Yunanlılar, Bilecik’i, İnönü’de Metris Tepe’yi ve Uşak’ı ele geçirmeleri üzerine, TBMM Muhafız Taburu cepheye gönderildi. Böylece güçlenen Türk kuvvetleri karşı saldırıya geçerek Yunan saldırısını püskürttü. Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey’in savaş süresince verdiği “mevzilerin kesin olarak savunulması” emri başarının elde edilmesinde etken oldu.1 Nisan 1921’de Yunan ordusu Bursa’ya çekilmeye başladı. Böylece Yunanlılar İnönü’de ikinci kez yenildiler.
Sonuç


  • TBMM Hükümeti varlığını bütün Avrupa devletlerine, resmen olmasa da kabul ettirdi.
  • Avrupa ülkelerinde, İngiliz ve Yunan politikasına karşı güvensizlik ve muhalefet başladı.
  • Ordu mensuplarında, her bakımdan kendilerine güven arttı.
  • Bu durum karşısında, Fransızlar Zonguldak’tan, İtalyanlar Güney Anadolu’dan çekilmek zorunda kaldılar.
Eskişehir – Kütahya Savaşları
II.İnönü muharebesinde Türk ordusu galip gelmesine rağmen dağılmış durumdaki Yunan ordusunu etkili bir şekilde takip edememiştir.Bu durum Türk ordusunun aslında henüz büyük bir güce ulaşmadığını göstermiştir.Yunan generalleri daha güçlü bir ordu hazırlayarak son bir taarruzla Ankara’yı işgal edebileceklerine inanmışlardır.Bu amaçla büyük bir hazırlık başlatılmış hatta Yunan Kralıda Anadolu’ya gelerek zaferin kesin olduğunu göstermek için gazetecilere Ankara’da basın toplantısı için randevu vermiştir.

Yunan ordusunun amaçları şunlardır:
• İnönü yenilgileri nedeniyle kaybettiği saygınlığını yeniden kazanmak
• İtilaf Devletlerinden aldığı yardımı artırmak
• Ankara’yı işgal ederek Sevr antlaşmasını TBMM’ye kabul ettirmek
• TBMM ordusunu ortadan kaldırmak
Yunan ordusu Anadolu’ya ulaşabileceği en büyük gücünü toplayarak taarruza geçmiştir.Türk ordusu ise yeteri kadar güç toplayamadığı için Yunan ordusuna karşı etkili bir savunma gerçekleştirememiştir.Bu nedenle Türk ordusu Mustafa kemal Paşa'nın emriyle Sakarya Nehrinin doğusuna kadar geri çekilmiştir.
Türk Ordusunun Geri Çekilmesinin amaçları Şunlardır
• Daha uygun bir savunma hattı oluşturmak
• Tamamen imha edilmeyi önlemek
• Yunan ordusunu ikmal noktalarından uzaklaştırarak disiplinini bozmak
Eskişehir-Kütahya savaşlarının sonuçları
• TBMM’nin düzenli birlikleri ilk ve tek yenilgisini almıştır.
• Sakarya ırmağının batısına kadar gelen Yunan ordusu burada bekleyerek toparlanıp son saldırıyı yapmak için hazırlanmaya başlamıştır.
• Eskişehir Afyon Kütahya Yunan işgaline uğramıştır.
• Ordunun geri çekilmesi Kurtuluş Savaşının kaybedildiği düşüncesini ortaya çıkmasına neden olmuştur.
• TBMM'nin daha güvenli bir yer olan Kayseri'ye taşınması tartışılmaya başlanmıştır.
• TBMM’de Mustafa kemal Paşa’ya muhalefet artmıştır.
• İtalyanlar ve Fransızlar Anadolu’da işgal ettikleri yerleri boşaltma işlemini durdurmuşlardır.
• Mustafa kemal Paşa’ya Başkomutanlık yetkisinin verilmesine ve Tekalif-i Milliye Emirlerinin yayımlanmasına ortam hazırlamıştır.

Sakarya Meydan Muharebesi

23 Ağustos – 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan. Türk milleti için bir ölüm kalım savaşı olan Sakarya Meydan Muharebesi; Kurtuluş Savaşı içinde kader tayin edici olmuştur.Bu savaştan önce Yunanlıların başlıca hedefi; Ankara yönünde ilerleyerek, Türk Ordusunu yok etmek ve Kurtuluş Savaşının sembolü ve direniş merkezi haline gelen Ankarayı ele geçirmekti. Böylece Türk azim ve direnme gücü yok edilmiş olacaktı. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün emir ve komutasında, Türk ulusunun kanıyla yapılan ve dünya harp tarihine en uzun meydan muharebesi; Türk Kurtuluş Savaşı tarihine de subay muharebesi diye geçen Sakarya Destanı 21 gün 21 gece devam etmiş ve 13 Eylül günü Yunanlıların Sakarya Nehri'nin doğusunu tamamen terk etmesiyle son bulmuştur.Başkomutan Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Muharebesi sırasında ülke savunmasını şu şekilde ifade etmiştir. Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O sathı bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça bırakılamaz. Sakarya Savaşı sonunda; Türk Ordusunun 1683 yılındaki 2.Viyana Kuşatmasındaki yenilgisinden beri süregelen çekilmesi sona ermiştir. Bu savaş, Türk ordusunun son savunma savaşıdır.Düşman 10 Eylül’de karşı taarruzla Afyon-Kütahya hattına kadar atılmıştır.Savaş Türk ordusunun üstün zaferiyle sonuçlanmıştır.

Sonuçları
Ulusal Kurtuluş Savaşının son savunma savaşıdır.
Düşmanın saldırı gücü tükenmiş, Türk topraklarını ele geçirme istek ve umudu yok olmuş, savunmaya geçmişlerdir.
Bu savaşa Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü Paşalar katılmıştır. Subaylar savaşıdır.
M. Kemal’e mareşallik rütbesi ve Gazi ünvanı ( 19 Eylül 1921) verilmiştir.
Sovyetler Birliği ile Kars, Fransızlarla Ankara Antlaşmaları imzalanmıştır.
TBMM Anadolu’da kesin egemenlik sağlamıştır.
TBMM’nin yaşama ve varolma mücadelesindeki en büyük başarısıdır.

Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi

Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi(26 Ağustos-18 Eylül 1922)
Sakarya Savaşında ağır bir yenilgi alan Yunan ordusu elinde kalan toprakları yeni bir savaşta kaybetmemek için savunma önlemleri almaya başlamıştır.Yunan savunma hatlarını gören İngiliz subayları Türklerin bu hatları geçemeyeceğini ve Türklerin taarruz savaşı yapamayacaklarını söylemişlerdir.Türk ordusu ise taarruz için her türlü hazırlığı yapmıştır.Doğu ve güney cephelerindeki askeri birlikler Batı cephesine aktarılmıştır.mayıs 1922’de Mustafa Kemal Paşanın Başkomutanlık yetkisi tekrar uzatılmış 20 temmuz 1922’de de süresiz olarak uzatılmıştır.Türk ordusunun ihtiyaçlarını karşılamak için Tekalif-i Milliye emirleri tüm yurtta uygulanmıştır.Bunun yanında dışarıdan da silah ve mühimmat alınmış Türk ordusuna taarruz eğitimi verilmeye başlanmıştır.Mustafa Kemal Paşa ordunun taarruz hazırlıklarını büyük bir gizlilik içinde sürdürmüştür.Taarruzu gizlemek için Temmuz ayı sonunda ordu birlikleri arasında bir futbol turnuvası düzenleyerek komutanlarla topluca görüşme imkanı sağlamıştır.

Büyük Taarruz 26 Temmuz 1922’de sabaha karşı 04:30’da Türk topçusunun ateşiyle başlamıştır.TBMM bile taarruzdan savaş başladıktan sonra haberdar edilmiştir.Büyük bir gizlilik içinde başlatılan taarruz Yunan ordusunun geri çekilmesine neden olmuştur.Yunan ordusu kısa bir süre içinde Afyon’u Türk ordusuna bırakmıştır.yapılan Muharebeler 30 Ağustosta büyük bir zaferle sonuçlanmıştır.Büyük taarruzun 30 ağustos 1922’de gerçekleşen kısmını Mustafa kemal Paşa bizzat ateş hatları arasında Başkomutan sıfatıyla yönetmiştir.Yunan ordusunun büyük bir kısmı ne olduğunu anlayamadan kuşatılarak imha edilmiş ve Yunan ordusunun genel kurmayı heyeti ve başkomutanı esir alınmıştır.böylece yunan ordusunun yeni bir savunma oluşturması engellenmiştir.
Bozguna uğrayan Yunan ordusu bir daha toparlanmadan yurdu terk edene kadar geri çekilmiştir.Bu muharebede Mustafa Kemal paşanın orduyu bizzat yönetmesi nedeniyle 30 ağustos Zaferine başkomutanlık Meydan Muharebesi adı verilmiştir.30 Ağustos zaferinin kazanılmasının ardından Mustafa kemal Paşa “Ordular İlk hedefiniz Akdeniz’dir!” emrini vermiştir.dağınık bir şekilde kaçan Yunan ordusu 9 Eylülde İzmir’den denize dökülmüştür.18 Eylülde ise batı Anadolu tamamen Yunan kuvvetlerinden temizlenmiştir.
Büyük Taarruzun Sonuçları:
Yunan işgali sona ermiştir.
Kurtuluş savaşının askeri safhası kapanmıştır.
Türk ordusu işgal altındaki Marmara çevresi ve Trakya’yı kurtarmak için Marmara bölgesine yönelince İngiliz kuvvetleriyle karşılaşmıştır.Böylece Kurtuluş savaşında ilk kez İngilizlerle savaş yapma ihtimali ortaya çıkmıştır.
Türk ordusunun kesin zaferi nedeniyle itilaf devletleri TBMM’ye ateşkes teklifinde bulunmuşlar bunun sonucunda Mudanya Ateşkes antlaşması imzalanmıştır.